PROJEDE 6. GÜN: DİJİTAL OYUN OLMAZSA OLMAZ!
Bugün
12 Eylül 2018 Çarşamba… Sondan bir önceki gün yani. Sanki bir aydır burada gibi
hissediyorum kendimi. Otel odası kendi evim, Nihan’cığım da sanki ev arkadaşım…
Biz Denizli’yi çok sevdik, Denizli’de bizi sanırım… Eğitimlerden arta kalan
zamanlarda Denizli kazan biz kepçe… İlk günden beri hiç yabancılık
hissetmemiştim zaten tuhaf bir şekilde bu şehre… İçimden bir ses bu ziyaretin
son olmayacağını söylüyor ya, bakalım J
Bugün
dijital dünya için tasarlanmış birbirinden güzel ve ilgi çekici mobil uygulamaları,
oyun programlarını inceleyerek başladık sabah etkinliklerimize… Mobil
uygulamaları tablet üzerinde gruplar halinde inceledik. Grubumuz altı kişiden
oluşuyordu. Ben, Nihan, İlayda, Kerem, Berrak ve Eda… Grup etkinliklerinde bugün
de fark ediyorum ki, bireysel ilgi alanları ve ihtiyaçlar çok değişik. Kiminin
ilgi alanı kelimeler, kiminin eğlence, kiminin müzik… Dolayısı ile bireysel
ilgiler ve başarılar, diğer grup üyelerinin de dolaylı olarak öğrenmesini
pekiştiriyor, “diğer”lerinin problem çözme becerileri bizim de problem çözme
becerimizi ve stratejilerimizi besliyor. “Başka pencereler” gerçekten çok
değerli… değerini bilmeli J
Dijital
dünyada ne de olsa beş günlük tecrübeliyiz. Neyin doğru, neyin yanlış, neyin
eksik, neyin fazla olduğu ile ilgili artık ayakları yere sağlam basan
yargılarımız var. Şimdi kendi keşiflerimizi yapmanın zamanı… Bireysel
çalışmada, beş günün birikimi ile dijital oyunları inceleyerek çocuklar için
uygun olan ve olmayan örnekleri belirleyeceğiz. Karşılaştığımız manzara, dijital
dünyada maalesef uygun olmayan yazılımların fazlalığı… Uygun olanlar zaten
uygun da, uygun olmayan içerikleri belirleyebilmek de çok değerli bir kazanım
bana göre. Bunu nasıl telafi edeceğimiz ya da çocuğa sunarken, uygun olmayanlar
hakkında onları nasıl bilinçlendireceğimiz hakkında çok önemli bir destek
sağlıyor bizim için.
İncelediğim
oyunlardan biri Big Hunter. Kabile Oyunları serisi içinde yer alan bir oyun.
Kabile reisi okunu alarak avlanmaya çıkıyor oyunun bir aşamasında… Cursor
mızrak üzerinde geriye çekilerek hareket ettirildiğinde ve bırakıldığında,
mızrak cursor ile belirlenen açıya uygun olarak mamuta doğru hareket edip onu
vuruyor. Sırtından ve bacağından vurulduğunda ölümcül bir yaralanma olmuyor
ancak mızrak kafasına isabet ettiyse eğer mamut ölüyor ve oyuncu da puan
kazanmış oluyor. Oyunla ilgili yönlendirmelerde, yazılı olarak “Kafaya isabet
daha çok zara verir!” mesajı iletiliyor. En yüksek puan olan 30 puanla
ödüllendiriliyor. Evet, ilk çağlarda avcı-toplayıcı insanların hayatta kalmak
için bu startejileri kullandıkları malum… Ancak çocuklarda el-göz koordinasyonunu
geliştirmek, strateji becerileri kazandırabilmek için bir mamutu öldürüp, hem
de tam kafasından vurup yere devirmek yerine, sapanla ağaç dalındaki meyveyi düşürmeye
çalışan bir örnek seçilemez miydi? Ya da bir başkası… Pek tabi ki yapılabilirdi
diyebiliyoruz hem kendi bilgi ve tecrübelerimizden yola çıkarak hem de dijital dünya eğitiminden sonra…
İncelediğim
ikinci örnek, Konuşan Tom Jetski. Bu oyundaki kedi karakter, bir ırmak içinde
düzenlenmiş parkurdaki engeller arasından hatasız bir şekilde geçerek bitiş
noktasına varmaya çalışıyor. Gözüme ilk çarpan şey, karakterlere ait
animosyonların çok da sevimli olmadığı… Çocuklarda estetik algının gelişimini
ve desteklenmesini de unutmamak gerektiğini düşünüyorum. Her zaman genel
anlamda “güzel” olarak algılanan çizimlerin olması gerektiği değil söylemek
istediğim… Ancak ,“kedi” özelliğini vurgulamayı ihmal etmeden, özgün ama ilgi
çekici karakter çizimlerinin önemi de bir kez daha ortaya çıkıyor bu
değerlendirmede… Öykü kitaplarında olması gereken özelliklerden çok da farklı
değil aslında. Azami DİKKAT! Bu oyunda da el-göz koordinasyonu, hız, çabukluk
dışında pek bir şey yok. Puan ve ödül kazanma bu oyunda da öncelikli amaç!
Bugünkü
dersin ikinci bölümü; “Dijital Oyunda Yetişkinin Rolü” konulu sunum… Aslında
genel olarak bir fikrimiz var tabi… Ama ayrıntıları çok merak ediyorum
doğrusu... Doç. Dr. Sibel YOLERİ, “Eşlik et, yasaklama!” diyor sunumunda özetle.
Alfa kuşağı, z kuşağı, screenagers, dijital yerliler, sexting, siber zorbalık
gibi okul öncesinde bizim için daha yeni olan kavramları pekiştirme fırsatı
yakalıyoruz bu sunumla…
Sonuç
olarak; “Yasak her zaman caziptir. Biz kullanmaya devam ediyoruz ancak çocuğa
yasak koyuyoruz.” diyor Sibel Hoca…
Öyleyse
artık, dijital ebeveyn, dijtal öğretmen, dijital yönetici olmanın zamanı
gelmedi mi?... Sanırım geçiyor bile!
Dijital
dünyadan öncelikle biz haberdar olmalıyız, “bilinçli, farkında, yenilikçi
uygulamaları takip eden ve anlatan” dijital öğretmenler olarak…
Yorumlar